Almanya, Schengen bölgesindeki sınır kontrollerini genişletme kararı alarak 2015 yılından bu yana Avusturya ve geçen yıldan bu yana da Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre sınırlarında uygulanan kontrollerin önümüzdeki hafta Fransa, Lüksemburg, Belçika, Hollanda ve Danimarka’yı da kapsayacak şekilde artırılacağını duyurdu. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu adımın göçü engelleme ve güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlama amacı taşıdığını belirtti.
Karar, göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin iki eyalette elde ettiği zaferin öncesinde alınırken anketler, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Almanya için Sosyal Demokrasi Partisi’nin AfD’nin gerisinde kalacağını gösterdi.
Alman Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezi’nden Marcus Engler, karara ilişkin “Hükümetin niyeti Almanlara ve potansiyel göçmenlere artık burada istenmediklerini sembolik olarak göstermek gibi görünüyor” değerlendirmesi yaptı.
The Guardian’da yer alan habere göre, Almanya’nın Schengen bölgesindeki sınır kontrollerini yeniden uygulama kararı, seçim öncesi göçmen karşıtı söylemler ve siyasi baskılarla ilişkilendiriliyor. Bu adım, 1985 yılında oluşturulan ve 27 AB üyesi ülke ile İsviçre ve Norveç’i kapsayan serbest dolaşım ilkesine büyük bir darbe vurabilir ve AB’nin birliğini ciddi şekilde test edebilir.
AB YETKİLİLERİ ENDİŞELİ
Brüksel’deki AB yetkilileri ve diplomatları, bu hamleyi “şeffaf” ve “açıkça iç kamuoyuna yönelik” olarak nitelendirdi.
Avrupa hukuku profesörü Alberto Alemanno, Almanya’nın geçici kontrollerinin “Schengen bölgesi içinde serbest dolaşım ilkesinin açıkça orantısız bir ihlalini temsil ettiğini” söyledi.
Viyana Üniversitesi’nden Christopher Wratil, Almanya’nın adımına ilişkin “AB yasalarına göre bu mümkün değil ama bu Scholz’u devam etmekten caydıracak mı?” dedi ve Berlin yönetimini “AfD iktidardaymış gibi yönetmekle” suçladı. Alman politikacıların hiç bir ülkeyi AB hukukuna uymamakla suçlayamacağını belirten Wratil, Almanya’nı nSchengen’i ortadan kaldırmak istediğini ifade etti.
Avrupa İstikrar İnisiyatifi adlı düşünce kuruluşunun başkanı Gerald Knaus, “Etki etmesi amaçlanan iç sınır kontrolleri, Schengen’in sonu anlamına gelir” yorumunda bulundu.
Polonya Başbakanı Donald Tusk, Berlin’in kararını “kabul edilemez” olarak nitelendirmiş ve acil görüşme talebinde bulunmuştu.
Bertelsmann Vakfı tarafından 2016 yılında yayınlanan bir raporda, iç sınır kontrollerinin yeniden uygulanmasının Avrupa’ya 10 yıl içinde yaklaşık 470 milyar Euro kaybettireceği tahmini yapılmıştı.
AVRUPA KOMİSYONU “GEREKLİ VE ORANTILI” OLMASI GEREKTİĞİNİ VURGULAMIŞTI
Almanya’nın yanı sıra, Schengen bölgesinde sınır kontrollerini artıran diğer ülkeler arasında Avusturya, Ukrayna ile ilgili güvenlik tehditlerini ve Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Macaristan’dan gelen iltica taleplerini gerekçe gösterdi.
Danimarka, Gazze’deki savaş ve Rus casusluk risklerini, Fransa ise artan terör tehdidini bahane ederek sınır kontrollerini sıkılaştırdı.
İtalya, Norveç, İsveç, Slovenya ve Finlandiya da terör faaliyetleri, Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşlar, Rus istihbarat faaliyetleri, artan göç akımları ve Balkanlar’daki organize suçlar gibi gerekçelerle sınır kontrolleri uyguluyor.
Schengen anlaşmasının garantörü olan Avrupa Komisyonu, Almanya’nın sınır kontrolleri planlarından haberdar olduktan sonra, üye devletlerin geçici kontrolleri yeniden uygulama gerekçelerini genellikle onayladı. Ancak, Komisyon, bu önlemlerin “gerekli ve orantılı” olması gerektiğini vurgulayarak, sınır kontrollerinin “kesinlikle istisnai” olması gerektiğini belirtti.