1889’da ABD’de Beaver Falls’te doğan Thomas Midgley Jr., genç yaşlarda faydalı uygulamalar geliştirmeye ilgi duymaya başladı. Daha lisedeyken, beyzbol toplarına kavisli bir yörünge kazandırmak için kaygan karaağaçların çiğnenmiş kabuklarını kullandı. Bu uygulama, daha sonra profesyonel oyuncular tarafından da benimsendi.
Midgley, ilk önemli bilimsel çalışmasını ise 1916 yılında General Motors’da (GM) motor vuruntusu sorununu çözme göreviyle üstlendi. O dönemde otomobil endüstrisi büyük bir gelişim içindeydi; Ford, Model T’yi geliştirirken, GM de Standard Oil ve DuPont ile işbirliği yaparak daha güçlü motorlar üretmeye çalışıyordu.
BİNLERCE FARKLI BİLEŞEN DENEDİ
GM’de araştırma başkanı olan Charles Kettering’in yönetiminde çalışan Thomas Midgley Jr,
benzine eklendiğinde vuruntuyu azaltan bir madde bulmak için binlerce farklı bileşeni denedi.
Uzun araştırmalar sonucunda da Ethyl olarak pazarlanan ‘tetraetil kurşuna’ ulaştı. Kurşunlu benzin ilk olarak 1923’te satışa sunuldu ve ardından tüm dünyaya yayıldı.
Kurşunun insan sağlığı üzerindeki zararları zaten biliniyordu; ancak bu durum Ethyl’in ticari başarısını engelleyemedi. O sırada, tetraetil kurşun üreten laboratuvarlarda çalışan işçilerin hastalanması ve birçok kişinin kurşun zehirlenmesi yaşaması durumu gazetelerde yer almaya başladı.
Bu olayların ardından Midgley, basın toplantısında kurşun zehirlenmesine karşı güvence vermeye çalıştı. Gazetecilerin karşısında cesur bir gösteri yaparak kurşun katkı maddesini eline döktü ve ardından dumanını soludu. “Bunu her gün yapabilirim” diyerek de iddiasını ortaya koydu. Ancak bu eylemin ardından kısa süre içinde tıbbi yardıma ihtiyaç duydu. Kurşun zehirlenmesi, Midgley’in yaşamı boyunca sürekli bir tehdit olarak kaldı. Vücuduna bu kadar kurşun girmesi, uzun vadeli etkileri beraberinde getirdi ve ciddi sağlık sorunlarına yol açtı.
New York Şehir Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Gerald Markowitz ise o yıllarda yaşananları şu şekilde özetliyor;
“Kurşunun toksin olarak bilinmesi nedeniyle alarmlar verildi. Ancak endüstrinin pozisyonu, arabaların egzozlarından çıkan kurşunun insanlara zarar vereceğine dair hiçbir kanıt olmadığı yönündeydi. Tetraetil kurşun üreten laboratuvarlarda çalışan insanların hastalanmaya başlaması ise herkesi endişelendiriyordu. Bu insanlar kurşuna maruz kalmaları sonucunda kelimenin tam anlamıyla deliriyorlardı. Thomas Midgley’in ise basın toplantısında korkuları yatıştırmak amacıyla ellerine Ethyl döküp soluması tarihin en ilginç anlarından birisi. Adeta kendisini zehirledi…”
BİR BAŞKA İCADI OZON TABAKASINDA DELİK AÇILMASINA NEDEN OLDU
Tetraetil kurşunundan birkaç yıl sonra, Midgley (yine Charles Kettering’in teşvikiyle) dikkatini, o dönemde ev aletlerinde ve klimalarda kullanılan, 1920’lerde bir dizi ölümcül kazaya yol açan amonyak gibi soğutucu gazlara toksik olmayan bir alternatif geliştirmeye yöneltti.
Metanın bir türevi olan ve karbon, klor, flor atomlarından oluşan Freon’u ilk kloroflorokarbon (CFC) olarak buldu. 1930’da başka bir kamu gösterisinde Midgley, gazı içine çekerek bir mumu söndürdü; bu hareket onun güvenliğini göstermek için tasarlanmıştı.
Freon ve sonraki CFC’ler ticari başarı sağladı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde klima kullanımının hızla artmasına neden oldu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise üreticiler CFC’leri böcek öldürücüler ve saç spreyi gibi birçok ürün için itici gaz olarak kullanmaya başladı.
Midgley’nin ölümünden 30 yıl sonra, 1970’lerin ortalarında iki icadının verdiği zarar kamuoyuna duyurulmadan önce CFC’ler Antarktika üzerindeki ozon tabakasında bir delik açtı; kontrol altına alınmadığı takdirde delik, dünyadaki tüm yaşamı tehdit edecek noktaya kadar genişledi.
Devam eden endüstri baskısı sonucunda, kurşunlu benzin ABD’de 1996’ya kadar aşamalı olarak kaldırılmadı, daha sonra yavaş yavaş tüm dünyada yasaklandı. Ondan kurtulan son ülke olan Cezayir, 2021’e kadar kurşunlu benzin satmaya devam etti ve kurşun katkı maddeleri hâlâ havacılık yakıtında kullanılmaya devam ediyor.
EN ÇOK ZARARI ÇOCUKLAR GÖRDÜ!
2022 tarihli bir çalışma, mevcut ABD nüfusunun yarısının erken çocukluk döneminde tehlikeli kurşun seviyelerine maruz kaldığını tahmin etti; ancak dünyanın kolektif sağlığına verilen zararı ölçmek oldukça zor.
1987’de ise CFC’lerin 1989’dan 2010’a kadar aşamalı olarak kaldırılması için Montreal Protokolü imzalandı ve ardından yasaklandı. (CFC emisyonları son zamanlarda tekrar artıyor, bu da hala yasadışı olarak üretilebileceğine işaret ediyor) Ozon tabakasındaki delik iyileşiyor ve nadir görülen bir çevresel zaferle önümüzdeki yarım yüzyılda büyük olasılıkla da iyileşecek.
“En üzücü olanı da olumsuz etkilenen çocuk sayısını bilmiyoruz” diyen Gerald Markowitz, “Bir çocuğun vücudunda güvenli bir kurşun seviyesi yoktur. Yarım yüzyıl veya daha uzun süredir olumsuz etkilenen, egzoz gazlarının toprağa veya sokaklara karışması sonucu kurşun tozundan dolayı yaşam şansları azalan on milyonlarca hatta yüz milyonlarca çocuktan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
Kurşun, UNICEF’e göre güvenli maruz kalma seviyesi olmayan son derece zehirli bir madde. Özellikle çocuklarda gelişimi bozarak zeka geriliğine neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre de yılda tahmini 1 milyon kişi kurşun zehirlenmesinden ölüyor.
AKIL HOCASINDAN ÖVGÜLER: ‘DÜNYAYA BÜYÜK BİR MİRAS BIRAKTI’
1947’de akıl hocası Charles Kettering tarafından yazılan Ulusal Bilimler Akademisi’nin biyografik anı kitabı Midgley’e övgüler yağdırarak, “Yoğun, çeşitli ve son derece yaratıcı bir yaşamdan dünyaya büyük bir miras bıraktı” ifadesiyle sona erdi.
Midgley, bu tür iki icat geliştirmiş olması bakımından benzersiz; ancak onu bir çevre düşmanı olarak görmek cazip gelse de, uzmanlar onun rolünün daha çok makinedeki bir dişliye benzediğini belirtiyor. Örneğin Virginia’daki Radford Üniversitesi’nde iletişim profesörü olan Bill Kovarik, “Thomas Midgley sadece bir çalışandı. Bu şirket sponsorluğunda bir araştırmaydı. Midgley olmasaydı, başka biri bu çözümleri bulurdu” ifadeleri kullandı.
YAPTIĞI BAŞKA BİR İCAT SONU OLDU
1940’ta felç geçirdikten sonra ciddi şekilde sakat kalan Midgley, başka bir icat daha yaptı; ipler ve makaralar aracılığıyla onu yataktan kaldırıp tekerlekli sandalyeye otonom bir şekilde taşıyan bir makine.
Ancak 2 Kasım 1944’te makineye dolanarak boğularak öldü. Uzun süre, bu durum onun kendi icadı yüzünden ölmesi olarak düşünüldü. Ancak Bill Kovarik, Midgley’in intihar ettiğini düşünüyor ve bu konuda kanıtlar olduğunu iddia ediyor.
CNN’in ‘Once celebrated, an inventor’s breakthroughs are now viewed as disasters — and the world is still recovering’ başlıklı haberinden derlenmiştir.
Fotoğraflar: Alamy